“Sulak Alanlar Tehdit Altında”

Batman Çevre Gönüllüleri Derneği ve Türkiye Çevre Platformu, 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü dolayısıyla kamuoyuna önemli bir duyarlılık çağrısında bulundu.

“Sulak Alanlar Tehdit Altında”
REKLAM ALANI
Yayınlama: 03.02.2025
12
A+
A-

Yapılan açıklamada, sulak alanların hızla yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu ve bu durumun ekosistem üzerinde ciddi tehditler oluşturduğuna dikkat çekildi.

Sulak Alanların Ekosistem İçin Önemi

Türkiye Çevre Platformu Yürütme Kurulu Üyesi ve Batman Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı Hasan Argunağa, sulak alanların dünyanın en zengin ve verimli ekosistemlerinden biri olduğunu belirterek, Türkiye’nin 1975 yılında yürürlüğe giren Ramsar Sözleşmesi’ne taraf olduğunu hatırlattı. Argunağa, Batman Çevre Gönüllüleri Derneği olarak Türkiye genelindeki çevre mücadelesine destek verdiklerini ifade etti. Ayrıca, sulak alanların yok olmasının ekosistemdeki bozulmalarla doğrudan bağlantılı olduğuna ve yaşanan tehditlerin kaynağına değindi:

Baraj inşaatları ve su kaynaklarının yön değiştirilmesi

Aşırı su tüketimi

Tarımsal, evsel ve endüstriyel kirlilik

Tarım ve yerleşim alanı açmak amacıyla sulak alanların kurutulması

Küresel ısınma ve kuraklık

Biyoçeşitlilik ve Ekolojik İşlevler Tehdit Altında

Türkiye’de 122 sulak alan bulunduğu, bunlardan 14’ünün Ramsar Alanı, 59’unun Ulusal Öneme Sahip Sulak Alan, 49’unun ise Yerel Öneme Sahip Sulak Alan olarak sınıflandırıldığı açıklandı. Dünya genelinde canlı türlerinin yaklaşık %40’ının sulak alanlarda yaşadığı belirtilirken, bu alanların biyolojik çeşitlilik, taşkın kontrolü, tarımsal faaliyetlerde kullanılan yeraltı sularının beslenmesi, iklim değişikliğinin kontrolü ve suyun arıtılması gibi birçok önemli işlevi yerine getirdiği vurgulandı.

Toplumsal Duyarlılık ve Öneriler

Türkiye Çevre Platformu, sulak alanların korunması için şu önerilerde bulundu:

Yerel halk, milletvekilleri ve ulusal kamuoyu, sulak alanların korunması konusunda bilgilendirilmeli.

Yapılaşma, kirlilik ve aşırı kullanım gibi sorunların önüne geçilmeli.

Sulak Alan Yönetim Planı geliştirilerek, tüm sektörlerin entegre olduğu bir koruma planı uygulanmalı.

Kanal İstanbul gibi projelerden kaynaklanan sulak alan kaybı ve su kaybına yol açacak girişimlerden vazgeçilmelidir.

Açıklamada, karar vericilere şu çağrıda bulunuldu: “Bindiğimiz dalı kesmeyelim; sulak alanlarımızı korumak hem kendi yaşamımız hem de ekosistemimiz için vazgeçilmezdir.”

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.